Tarihi alanlarda gezerken ne kadar küçük bir zaman kesitinde yaşadığımız hissine kapılır mısınız siz de? 

Binlerce yılda milyonlarca insan yaşamış dünyada. Geriye, yarattıkları eserler kalmış;  mağara duvarlarında resimler, höyüklerde heykelcikler… Kalelerden, surlardan, tapınaklardan, zemin mozaiklerinden, sütunlardan, anıtlardan, heykellerden, rölyeflerden kırık parçalar uzanmış günümüze. Somut olmayan kültürel varlıkları; destanlar, masallar, şiirler, şarkılar miras kalmış evrilerek. 

Bizlerden geriye kalacak olan da aynı; somut ya da soyut üretimlerimiz. Resimden şarkılara, sanat yapıtlarımız. Duvarda, kağıtta, dilde ya da dijitalde… İşte bu amaçla belgeliyoruz caz ile zenginleşen Ankara’yı. Bizden sonra gelenler Ankara’nın sembol yapılarına, heykellerine, parklarına bir de “caz penceresinden” baksınlar diye. Ankara’nın somut ve soyut kültürel mirasına katkımız olsun diye.   

Ankyra’dan Ankara’ya  

Tüm bu düşüncelerle gittik Ankara Kalesi’ne. Ankara’nın tarihine Ankara Kalesi üzerinden baktık. Notaların gücünü, kontrbasın tellerinde fotoğrafladık.

Ankara’nın “bilinen” tarihinin günümüzden 2 milyon yıl öncesine, Paleolitik Çağ’a kadar uzandığı saptanmış. Ankara şehir merkezi ve ve çevresindeki en eski kalıntılar Hatti Uygarlığına aitmiş. MÖ 2 binde hüküm süren Hititlerin bugünkü Ankara merkezde yaşayıp yaşamadığı saptanamamış. Ankara’yı MÖ 8. ve 7. yüzyıllarda Frigler kurmuş; Ankara Kalesini de Frigler  yapmış büyük olasılıkla. Ardından Lidyalılar, Makedonlar, Persler, Galatlar, Romalılar, Gotlar, Araplar konaklamış bu coğrafyada. Ankara, Selçuklular ve Osmanlılara yurt; Türkiye Cumhuriyetine başkent olmuş. 

Caz kültürlerarasıdır. Ankara kültürlerarası geçişlerle zenginleşen bir kenttir. İşte bu özdeşlikle, cazın ve kontrbasın büyük ismi Selçuk Sun’un Ankara’da çaldığı yıllardan bu yana kentimizde çok başarılı kontrbasçılar yetişti. 

Ankaraca Caz

Bin yıllık şarkının kayıp dizelerinin bulunduğu ve seslendirildiği üzerine çıkan haberi okumuş olabilirsiniz. Haberde, 11. yüzyıla ait olan, Romalı filozof Boethius’un Felsefenin Tesellisi adlı kitabına eşlik etmek için yazılan Teselli Şarkısı adlı melodinin eksik notalarının bin yıl sonra tamamlandığı yer almıştı. 

Çok katmanlı tarihiyle neler saklıyor Ankara, bilinmez. Kimbilir belki bu coğrafyada da bulunur eski bir şarkıdan notalar. Sözlü gelenekle aktarılanlarla birlikte, Ankara’nın geçmişine ışık tutar.

Notalar sağlamdır kaleler gibi; geçmişi fısıldar bugüne. Frigya Kralı Midas’ın sırrını fısıldayan sazlıklar gibi… Asya’yı Anadolu’da yaşatan türküler gibi. Eski Afrika’yı Amerika kıtasında yaşatan caz gibi. 


Fotoğraf: Erkan Tatoğlu   Müzisyen: Gökhan Över (bas)


*Diğer fotoğraflar