Cazın nefesi saksafon, Ankara’nın nefesi Botanik dedik ve yola koyulduk Ankaraca’Z ekibi  olarak. Cazın sembol enstrümanlarından biri olan saksafonu, Ankara’nın sembol alanlarından Botanik’e yakıştırdık fotoğraf çekimlerimiz için.

Saksafonun tınılarıyla dolaştık Botanik’i, duydunuz mu sesimizi…

Tınılar, sınırlar, parklar

Caz doğaçlamaya dayanır; deneysel arayışlara, bireyselliğe açıktır. Botanik Parkı da alabildiğine doğaldır. Her bir yaprağına müdahale edilen kontrollü, planlı İngiliz Parklarına benzemez örneğin, tıpkı caz müzisyenlerinin “tekrarlanamayan” doğaçlamaları gibi. Doğaçlamanın ustası, saksofoncu Charlie Parker’ın dediği gibi; “Müzik sizin kişisel deneyiminiz, düşünceleriniz, aklınızdır. Ne yaşıyorsanız çaldığınızdan o duyulur. Müzikte sınırlar çizilmeye çalışılıyor. Sanatta sınır olur mu?”

Cazın kendisine has “ses renkleri” vardır. Ankara’nın kendisine has parkları…

Mazisi eski parklarımızdan Botanik Parkı Atakule, Seymenler Parkı Seymenler Anıtı, Güvenpark Güvenlik Anıtı, Gençlik Parkı havuzu, Abdi İpekçi Parkı Eller heykeli ile tanımlanır. Yıllanmış ağaçları, Ankaralıların anılarını saklayan bankları ile güzelleşir her biri. Her birinin kendisine özgü duruşu, farklı bir kişiliği vardır. Tıpkı insan sesine yakın sesleriyle caz enstrümanları gibi. Ernie Watts’ın dediği gibi. “Saksafon şarkı söyleyen insan gibidir.”

Selam olsun Botanik’ten

İlk caz gruplarının Avrupa bandolarının enstrümanlarını kullanmaya başladıkları günden bu yana saksafonun yeri başka. Kendisinden sonra gelen caz saksafoncularına ışık tutan, esin kaynağı olan, “öncü” saksafonculardan Jimmy Dorsey, Coleman Hawkins, Johnny Hodges, Charlie Parker, John Coltrane, Sony Stitt, Sonny Rollins, Dexter Gordon, Gerry Mulligan, Lee Konitz, Stan Getz, Wayne Shorter, Ornette Coleman, Michael Brecker, Kenny G, Steve Coleman’a ve diğerlerine selam yolladık Botanik’ten.

Ankara’da, SAMM’s bistro’da dinlediğimiz saksafoncularımız Yahya Dai, Atilla Şentin, Ahmet Elmas, Anıl Şallıel, Batu Şallıel, Serdar Barçın, Çağdaş Oruç, Engin Recepoğulları, Gabor Bolla, Gürtuğ Gök, Lech Szprot, Ray Blue, Ricky Ford, Tamer Temel, Selçuk Basa’nın kulaklarını çınlattık notalarımızla Botanik’te.

Cazcı olmak da kolay değil, başkent olmak da

Cazın vazgeçilmezi saksason ile fotoğrafladık 94 yaşındaki başkentin, 47 yaşındaki Botanik Parkını. 13 yaşında saksafon çalmaya başlayan Ernie Watts “Ben kimim, benim sesim nasıl olmalı sorusunu sorduğumda 37 yaşındaydım.” der bir söyleşisinde ve devam eder: Cazcı kendi sözcük dağarcığını, müziğini o anda yaratır. O güne kadar dinlediği plakların, okuduğu kitapların, birlikte çaldığı diğer müzikçilerden öğrendikleri ışığında kendi müziğini yaratır o anda. Bach’ın, Beethoven’ın notalarına gereksinimi yoktur. Kendi sesi dökülür enstrümanından. Ve bu düzeye erişmek zaman ister… Bazen 40 yıl alır bu süreç.*

Cazcı olmak da kolay değil, başkent olmak da.

Friglerin başkenti (Gordion), Roma İmparatorluğunun metropolisi, Osmanlının Anadolu Eyaleti Merkezi olan Ankara, nice saltanatlı yıldan sonra çökmüş; kavruk bir kasabaya dönüşmüştü. Ayağa kalktığı 1919’dan bu yana yine güçlü bu kadim kent. Yine “kendi müziğini yaratıyor” yüzyılların deneyimiyle.    

Ankara, Ankara, güzel Ankara…

Denizi yok, yeşili az. Tarihi köklü, kanıtı az… “Yok”larımızı biliyoruz; ama biz “var”larımızla zenginiz. Sanat, kültür kurumlarımız; üniversitelerimiz, caz anasanat dalı olan konservatuvarlarımız; Caz Derneğimiz, Caz Festivalimiz, caz yapılan  mekanlarımız var. Ankara’da doğup müziği ile dünyaya açılan cazcılarımız var; caza gönül vermiş gençlerimiz var. Biz “var”larımızla zenginiz…

Cazın vazgeçilmezi saksason ile fotoğrafladık Botanik Parkını. Atakule gölgesinde durup çaldık. Duydunuz mu sesimizi…

* İnsan sesinin esnekliğine, sıcaklığına ulaşmaya çalışıyorum – Hürriyet Kelebek – Söyleşi: Serhan Yediğ


Fotoğraf: Erkan Tatoğlu  Müzisyen: Tuğçe Aslan (sax)


*Diğer fotoğraflar